İRİ TANELER
- Her gülümseme/ tacizkâr bir misillemedir/ yalnızlık cephesine.
2. Kurt düşsün hasret ikliminde kuruyan sevdalara!
3. Çamlıbeller çoğalır Köroğlu çoğalınca.
4. Susmak, sevdacada çok şey demektir.
5. Sen bir deniz değilsen bir nehir, çok çok, yol uğratır sana.
6. Tok sesli bir küfürdür silah.
7. Hangi kuş, sevdalı kuş, kurşuna teslim olmuş!
8. Kim alışmış susuzluğa suya uzağım diye!
9.Düşmanlık besleyenler muhataplarını göğüslerinde çıkan yangının ateşiyle yakarlar; düşmanınızın yangınının sönmesini yürekten dileyin ki sizi yakacak ateşleri kalmasın.
10. Bu kış geçer, yine açar kardelenler kar üstüne.
11. Zirve yolcusunun düzü mü olur.
12. Kara haber tez ulaşır / gittiği yere bulaşır.
13. Can mumunun şavkıdır bu gözlerimde parlayan.
14. İnsan, kâinat ağacının dile gelmiş ışgınıdır.
15. Ad verdik, hata ettik. Dallandı gitti. “Var”a yalnız “var” deseydik “yok” zaten yoktu. Yunus Emre biraz öyle… Ona göre cümle varlık durur “Allah deyu deyu” Dörtbir yanın ne ise sen de osun. Kabı da altın, içindeki yüzük de… Düşünsene, anlaşmak kolay olmaz mıydı? Her şey tek bir anlamdan ibaret.
16. Tasasızlık bu dünyadan göçünce/ minnetsizlik kanatlanıp uçunca.
17. Kalbin kıblesini kaybetti ise / pusulayla kıble bulunmaz oğlum.
18. Gönülden gönüle mesafe mi var / Evliyaya haber salınmaz oğlum.
19. Fitne fesat temizlenmez su ile / el yumayla abdest alınmaz oğlum.
20. Yar yüzünü gördüm, kendimden geçtim / Sarhoş sarhoş namaz kılınmaz oğlum.
21. Sende, bende, taşta, kuşta, ağaçta / izi görünür de zaman görünmez.
22. Aşkın dağları aştığı / varı yoğu paylaştığı / damlanın toprağa düştüğü / yerde canlar bayram eder.
23. Su şaraptır ekmek meze / ne hâcet ışmara söze / varlıktan soyun gel bize / burda canlar bayram eder.
24. Kapı aralandığında karşımda görünce bayıldığım sevdiğim, yok “hoş geldin, seni gördüğüme sevindim. Seni seviyorum.” demediğim; yok kendisiyle dertleşmediğim; yok kirli ellerimle göründüğüm; yok bir şeyler sunmadığım için yargılar mi ki beni?
25. “Aşk, eşitlikten doğmaz, eşitliği yaratır.” (Stendhal) diyenlere “Hayır, aşık bütün ölçü aletlerini, mihengi kaybeder; kıyas ortadan kalkar. Âşık bilmez uzun mu, kısa mı; zengin mi, varsıl mı; haklı mı, haksız mı; iyi mi, güzel/ yakışıklı mı? diyoruz. ” Âşığın gerçeklik algısı bozulmuştur çünkü. Beyni /farklı /çalışır. Beyni vardır yani, çalışır da. 🙂
26. Bir insan taş olmuşsa olmuştur. Nasıl oluştuğunu bilirsek onu daha iyi anlarız. Çünkü biz sert gördüğümüz taşların su gibi aktığını biliriz.
27. İnsan, gön sahibi olmaktan ten sahibi olmaya doğru yol alır. Yolunuz açık olsun. Varsa yoldaşlarınız, yol bitmeden yorulmasınlar.
28. Her güzel görünen mantarı yeme / kimine çare yok, öldürücüdür.
29. “Zulüm bu!” dedikten sonra susan çok şey demiş olur. Konuşan, ne söylemişse o kadar.
30. Saldın mı dönen kahpe bıçaklar demirinden dost olmaz.
31. Ayaklar mamur diyarları gezerken ören yerleri akıldan çıkarsa haz ve anlam kaybı yaşanır.
32. Sezgi, sadece bilincin hâlesinden değil, beynimize istemsiz, farkındalık dışında dolanların da hâlesinden doğar ve o alan benliğimizin parçasıdır. Mıknatıs alanımızdır.
33. Siyasi atasözlerimizden biri ile bitirelim: “Akılsız baş elinden sefil taban ne çeker!”