İRİ TANELER
- Zaman, her şeyi üzerinde taşıyan yürüyen merdivendir.
2. Gecede yıldız çoksa yarın hava açıktır.
3. Hava kapalı demez, gün geçer. Şen olmaya bak.
4. Fakir, fakirlikten çıkınca fikri de fikirlikten çıkar.
5. Koyun kuzu “me” der de kim bilir ne der.
6. Nankör terazisinde iyilik, her hâlükârda azdır.
7. Büyük, fırtınalardan haberdar edendir.
8. Bir şeye gereksinim duyulmaz oldukça onun kahrı çekilmez olur. (Şöylesi daha hoş: Kahrın çokluğu, minnetin yokluğu. Şöyle de denilebilir: Onun kahrının çokluğu, sende minnetin yokluğu…)
9. Hayat güzeldir; sindire sindire, yavaş yavaş, tadını ala ala, sevgiliyi evine bırakma hızında yaşanmalı.
10. Gözünü kısandan sözünü kıs.
11. İnsanlar, kendilerine atılan taşlarla örerler duvarlarını.
12. Bu gün ağaç budadım; hangi dalı kestiysem ötekiler sevindi.
13. Kaybedilen bulunmaz. (Bulunan, kaybedilen; bulan da kaybeden değildir.)
14. Kimse izinden dönemez. (Kar öyle hızlı yağıyor, rüzgâr öyle hızlı ki yola çıktığımız yere dönmek istesek izimizden dönemeyiz.)
15. Kartal, yuvasına fazladan bir tek çöp koymaz.
16. Karganın ağzından değirmen taşı düşmez.
17. İnsanların en şekerleri bile birinin hırsızlık yapabileceğine inanınca kapılarını kilitler, pencerelerini kapatırlar.
18. “Yok”, zamanın rahminde “var” olur; olmuştur.
19. Kimileri safi gözdür ve insanlar -genellikle- gözlerden kaçarlar.
20. Öngörüleri uzak gelecekte gerçekleşenler, yakın gelecekte gerçekleşenlerden daha uzgörülüdürler.
21. Sallana salına gitme yoluna/ ya çok ah alırsın ya bir göz değer/ yaban tarlasından mantar toplama/ ya taşa tutarlar ya bir söz değer.
22. Akşam “yok” dediğin yerde sabah bakarsın ki mantar kalkmış kabarmış/ yanlış hesap yapıp bahtına küsme; demek ki murada bir zaman varmış.
23. Varlık ya da yokluk… “İşte bütün mesele…”
24. “Dizlerim, dişlerim sağlam (sa); işlerim yolunda.” ayarında yaşamak, yaşamak mıdır?
25. Hayvan haklarına ilişkin bilincimizde bir gariplik var. Ayı oynatmak yasak, kadın oynatmak serbest. Bu garipliğin ve yetersizliğin tez zamanda aşılmasını umalım ve dileyelim.
26. Kalbiniz, beyninizi çalışamaz edecek kadar gümbürdemesin. Ölçü, ölçü, aman diyeyim, ölçü.
27. Şartlar değiştiği halde kararlarını değiştiremeyen ya ölüdür ya safi ebleh. (Ebleh: akılsız, budala, aptal, alık)
28. Gülen, başkasına gülebilir de ağlayan hep kendine ağlar.
29. Yakan yakar; yanan, yanar da yanmayan neden nasıl yanmaz onu araştıralım. Konu: taşların oluşumu.
30. Âşk, gerçeklik algısını bozar. Hatta âşık, gözünü, kulağını ve nihayet aklını kaybeder. Gereksinim duymadığından aramaz da. Sevgilisi onun ilacı olacak küfür ve hakareti önüne cömertçe yığdığı ve o yoğun ilacı yutup içtiği gün gözü kulağı açılır; aklı da kendiliğinden başına gelir.
31. “Yeni” nin tükenmezliği: Sanat ve bilimin maden ocağı.
32. İnsanları kendinize sağır edecek kadar tekrara düşmeyiniz.
33. “Ben kimsenin hakkını yiyemem tanrım, benim hakkım nerde?” diye ağlamayın. Tanrı, herkesin rızkını hazırlar; ama ona göz kulak olmaz.